49’LARDAN EMİN KOTAN

29. August 2015 | Von | Kategorie: Tarih
Emin Kotan kimdir?
1011724_269130963225278_299565909_n
Son derece kahırlı ve acılı bir yaşam süren Emin Kotan Muş’ta dünyaya gelmiş. Hicrî takvim ile 1315 doğumludur. Miladî takvime göre yaklaşık 1899-1900 yıllarına denk düşüyor. Muş’ta ikamet eden Kotan ailesinden Ahmet Ağanın oğludur.
Azadî örgütü ile ilişkili aktif çalışmış ve Şeyh Sait Başkaldırısı’na da karışarak dikkatleri üzerine çekmiştir. Bu nedenle, 1925 sonrası ilk sürgün edilenler arasındadır. Sürgünde 5. yılını tamamladığı zaman, bu kez çocukları da yanına sürgün edilmiştir. Daha önceki ile birlikte toplam 27 yıl Trakya’da, önceden bilmediği, görmediği diyarlarda yabancı yaşamış, bir ömür doldurmuştur.
1950 sonrası çok partili döneme geçişle birlikte, Demokrat Parti’nin iktidara gelişinden sonra, çıkarılan af ‘la sürgün edildiği yerden tahminen 1952 yılında Muşa dönen Emin Kotan, bundan sonra da işsiz, olanaksız kötü yıllar geçirmiştir. Daha sonra, Muş Belediyesi’nde Muhasip (sayman) olarak çalışmaya başlamıştır.
Ancak, 17 Aralık 1959’da bu kez de, Kürdistan tarihinde ‘’49’LAR’’ olarak anılan davanın sanıklarından biri olarak, tutuklanarak ceza evine konmuş, o dönem ‘’49’lar’’ davasından yargılanmıştır.
Her bunalım ve kriz dönemlerinde kullanıldığı gibi, bu olayda da ‘’Kürtçülük’’ ve ‘’bölücülük’’ iddiasıyla birçok Kürt aydını, evleri , işyerleri basılarak toplanmış, hücrelere doldurulmuşlardır.
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi sonra İstanbul Harbiye zındanındaki Kürtler, yani ‘’49’lar’’ dışındaki Türkiye’deki tüm siyasi tutuklular salıverilmişlerdi.
49”ların yargılanmaları uzun bir bekleyişten sonra nihayet 3 Ocak 1961 de başladı. Bu nedenle sanıklar Genel Kurmay Askeri mahkemesinde yargılanacakları için bu kez de Ankara’ya götürülüyorlar. Ve Soğukkuyu Askeri Tutuk ve Cezaevi’ne konuluyorlar. Sorgulaması yapılan sanıklar ardın sıra salıveriliyor. Zaten bunca zaman haksız bir biçimde tutuklu kaldıkları ortaya çıkmıştı. Diğer sanıklar gibi Emin Kotan hakkında da yeterli delil de yoktu ve o da sorgulama sonrası salıverilir. Ancak dava devam eder.
49’lar genel olarak önce ‘’..Başka bir devletin desteği, ile Türkiye’yi bölmek’’ gibi bir iddia ile yargılanıyorlar. Emin Kotan hakkında da iddia bu. Ve 30 Nisan 1964’te Sanıkların tümünü beraat ettiren mahkeme kararını Askeri Yargıtay bozuyor. Suç vasfını da değiştirerek, yeniden yargılanmalarına karar veriyor. Bu sefer, ‘’Milli Duyguları yok etmeye, zayıflatmaya matuf (yönelik-bizim-) cemiyet kurma, sevk ve idare etme …’’ gibi alışılmış ‘’Kürtçü’’ler ile ilgili bir suçlamaya geçiliyor. Bozma ile birlikte, bazı sanıkların 1 yıl 4 aylık ceza ve 5 ay o­n günlük de sürgünleri o­naylanmış, bazılarının beraatlerine karar verilmesi istenmiş, bazı dosyaların da ölüm ve milletvekilliği gibi nedenlerle tefrik (ayırma-bizim-) edilmeleri istenmiş.. 1965 te başlayan yeni yargılama sonucu verilen kararı da Askeri Yargıtay 18 1.1967 de bozmuş, bazı cezaları o­naylamış, bazılarının beraatine karar verilmesini istemiş, bazılarının beraatine verilmiş kararların da aleyhlerine bozulması kararı üzerine As. Yargıtay baş savcısı yine temyiz etmiş, dava bu kez Askeri Yargıtay Daireler Kurulu’na gitmiş. 31.3.1967’de Daireler Kurulu kararı değişik bozmuş, 3 Mayıs 1968’de bazı sanıklar için verilmiş 1 yıl 4 aylık makkumiyet kararını ve 5 ay o­n gün de sürgün’ü o­naylamış. Hakkında verilmiş hükün o­naylanan sanıklar arasımda Emin Kotan da var. Zaten sanıklar verilmiş ceza sürelerini fazlasıyla yatmışlar. Üstelik karar kesinleşmeden dava zaman aşımına uğradığı için de uygulamadan kalkmış. Dolayısıyla Emin Kotan da, 27 yıllık sürgün üzerine, yeniden ‘’5 ay o­n günlük sürgün’’ü çekmekten kurtulmuş! Zaten, 3. son yargılama kararından sonra, 1969 da ömrü vefa etmemiştir. Muş’ta hayata veda etmiştir.
‘’..Emin Kotan bizim en yaşlı amcamızdı. Biz hücreden çıktıktan sonra tanıdık. Namuslu, dürüst, hiç bir zaman of demeden yatan birisiydi. Mahkemede de çok iyi ifadeler verdi. Tahliyeden sonra her birimiz bir tarafa dağıldığımız için, birçok zaman rabıtamız kesildi. Ve kendisini rahmetle anıyorum. Çok mert, çok cesurca ifade verdi, samimi bir Kürt’tü.(…)’’ (Y. Kaya’nın, 25 Mayıs 2006 tarihinde G. Çapanoğlu ile yaptığı söyleşiden.)
49’lar davasında Emin Kotan hakkındaki en önemli ‘’deliller’’ yazdığı mektuplardır. Av. Ziya Şerefhanoğluna yazdığı mektupta şunları söylemiş:
‘’…Muhitimizin asilzade hanedanı Şerefhan’lardan olduğunuzu ispat ediyorsunuz, göğsüm kabarıyor, iftihar duyuyorum.. Bütün dünya tarihlerinde şan veren, adalet ve cesaretiyle Noşirevani Adil’in (Adil Şerefhanoğlu’ndan söz ediyor- bizim-) hafidisiniz..’’
Yine aynı mektupta;
‘’…Milletimiz olan Kürtler arasında tecrübem çoktur. Size tavsiye edeceğim budur ki, cahil tabaka ile hiçbir hususta teşriki mesai (ortak çalışma- bizim) yapmayınız…’’
Başka bir mektupta da;
‘’…Diyarbakır ile daima muhabere (haberleşme-bizim-) ediyoruz… Orası da çok iyidir..’’ dediği ve ‘’ Bana gelen mektupları imha ederim’’ şeklinde belirlemeler yaptığı, savcının bunları Kürtçü diğer eşhas (şahıs -bizim-) ile görüştüğü ve gizliliğe azami dikkat sarfettiği gibi açıklamalar yapmıştır.
Demokrasiye Güven Matbaası’ında yapılan aramada ele geçmiş mektupta da,
‘’ …Arzı hürmet eder, arkadaşlarımızdan Cahit Dedeoğlu (çiftçi/Hasköy-Muş) gezetenize abone olmak ietemektedir, üç aylık parası sekiz lira posta vasıtasıyla gönderilmiştir’’.. denilmektedir.
Bu mektup özetleri ve savcılık yorumları İddianame Sayfa 41 vd. İle, Gerekçeli Hüküm (1968 tarihli) Sayfa 140 vd.. da belirtilmektedir. (Nakleden; N. Kutlay, ‘’49’lar Dosyası’’/ Fırat yayınları, Kasım 1964, Sh; 172/174)
Emin Kotan ile ilgili başka bir anlatım da şöyle;
‘’Tanıdığım milliyetçi ve yurtsever yaşlılarımızdan biri de Muşlu Emin Kotan’dı. Muş şehir merkezinde oturan ve geniş bir nüfusa sahip olan Kotan soyadlı ailede öteden beri muhtelif zamanlarda çeşitli yurtsever insanlar çıkmıştır.’’
‘’Ondan öğrenmek istediğim birçok konu vardı, ama Koma Azadi ve Şeyh Sait Hareketi başta yer alıyordu. Daha doğrusu amacım Koma Azadi’yi (Özgürlük Partisi’ni) iyi tanımak için, konuyu en iyi bilen, yaşayan canlı tanıklarından birisinin bilgisine başvurmaktı.’’
‘’Emin Kotan doğru sözlü bir adamdı, elinden geldiği kadar ne gerçek dışı konuşurdu ve ne de dinlemek isterdi. Yumuşak huylu, tatlı sözlü ve az konuşan niteliğe sahip olduğu için girdiği toplumlarda çabucak yerini yapardı. Maddi durumu pek iyi olmadığı halde cömertliği bırakmayı, gevşetmeyi yada ara vermeyi asla düşünmezdi. Servet düşkünü olmadığı için hiçbir zaman ve hiçbir şekilde izzeti nefsinden feragat etmezdi. Özetle tipik Kürt hanedanının bütün özelliklerini kendisinde toplamıştı ve yeri geldikçe de kullanırdı.’’
‘’Emin Kotan çok iyi edebi Kürtçe konuşurdu. Elinden geldiğince Kürtçeden başka dille konuşmaz ve konuşturmazdı. o­nun hayran kaldığım tam edebi Kürtçesini hep dinlemek isterdim. Maalesef pek fırsatım olmadığı için çoğunlukla mahrum kalırdım..’’
‘’…Emin Kotan, aralıksız olarak yaşamı boyunca ve yaşlanıncaya kadar, zamanındaki Kürt örgüt ve hareketlerinde bulunmuştu. Kendisine verilen görevleri layıkıyla yaptığı, anlattıklarını teyit eden durum ve hareketinden belliydi. Söz konusu faaliyetlerinden sonra sürgün edildiğini de söylüyordu. Tanık olduğu olayları genellikle hatırlayarak anlatmaya çalışırdı… Kürt bölgesinde cereyan eden bütün hareketlere hürmet ettiği ve toz kondurmadığı halde, Şeyh Sait Hareket’nin konusu açılınca ‘O başkaydı, diğerleriyle aynı kefeye konulmaz’ derdi. Hep Koma Azadi’nin Genel Sekreteri Yusuf Ziya’nın bilgisinden, kahramanlığından bahsederdi… Ama,çalıştığı zamanlarda sır olan bir nokta sorulduğunda yanıtsız bırakırdı… Şunu da söylemem gerekir ki, anlattığı bir olayı bir daha anlatmazdı…’’ ( Nakleden; F.H. Sağnıç, ‘’Portreler’’, İstanbul Kürt Enstitüsü Yayınları (Enstîtuya Kurdî), Mayıs 2000, Sh; 147-151)
2008  Lekolin
Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Schreibe einen Kommentar