Nerden Nereye.. Ihsan Aksoy

23. August 2015 | Von | Kategorie: Haberler

 

İnsanların yaşadığı Dünyanın her karış toprağının üzerinde tarih boyunca kaynaşmalar,çatışmalar,yıkımlar,kırımlar ve zaman zaman uzlaşmalar yaşandı.Bu toplumsal olayların en canlı bölgelerinden biride Kürdistandı.Tarih boyunca pek çok kavmin yaşadığı,bir çok devletin oluşup ortadan kaybolduğu Kürdistanda Dünyadaki gelişmelere koşut olarak yaşadığımız yüzyılda da kaynaşmalar,gelişimler ve oluşumlar birbirini izledi.Ulusal devletlerin kurulduğu dönemlerde Kürtler bu olanağa pekçok nedenden dolayı kavuşamadı.Kürdistan Kürtlerin değil başka toplulukların temsil ettiği devletlerin egemenliği altında ve parçalanmış olarak kaldı.Bu durum,süregelen kaynaşmalara ve toplumsal huzursuzluklara;buna bağlı olarak istikrarsızlığa neden oldu.
Kürt toplumunun bir yandan kendi içindeki gelişmeler,diğer taraftan dünyadaki özgürlük ve eşitlik eğilimlerinin hız kazanması Kürdistandaki özgürlük ve eşitlik istemlerinin giderek daha büyük kesimleri kucaklayarak yükselmesini sağladı.Kürdistanı egemenliği altında bulunduran devlletlerin bu istemleri zora baş vurarak sindirmeyi temel alması kendi karşıtını yaratmakta gecikmedi ve Kürt silahlı mücadelesi özgürlüklerin elde edilmesi için temel alındı.Kürdistanın geçmişi zaten işgaller ve direnişlerle doludur.Yani Kürtler tarihi boyunca silahlı mücadelelere yabancı bir toplum değildi.Belli bir suskunluğun sonunda Güney Kürdistanda Kürt silahlı mücadelesi geniş halk kesimlerinin katılımıyla büyük mesafeler kaydetti.O günün koşulları silahlı mücadelenin sonuca gitmesine olanak vermedi ve Güney Kürdistandaki silahlı mücadele yetmişli yılların ortasında sona erdi.
Bir kez daha görüldü ki dünya koşulları elvermediğinde başarıya ulaşmak çok güç hatta olanaksızdı.
Kuzey Kürdistanda 60’lı yıllardaki ulusal uyanış 70’li yıllarda genişlik ve yoğunluk kazandı.Tüm baskı ve yıldırma çabalarına karşın Kürt özgürlük savaşımı gelişimini sürdürdü.Birçok Kürt örgütlenmesi dernek ve parti düzeyinde legal ve ilegal gelilşmesini geliştirdi.Kürtçe yayınlar ve Kürtlerle ilgili kitaplar baskılara karşın yayınlandı.Kürtler kimliklerinin kabulü,Kürdistan üzerindeki baskıların kaldırılması ve ulusal demokratik haklarının tanınması için mücadelelerini yürüttüler. Türk devlet yönetimi zoru katmerleştirmesine karşın özgürlük istemleri yükselişini sürdürdü.Devletin kolluk güçleri ve istihbarat örgütleri dört koldan gelişmelerin önüne geçmek için her türlü aracı kullandı.Hedeflerinin başında da Kürt gruplarını biribirine kırdırmak geliyordu bu çabalar 79’lu yıllarda sonuçlarını vermeye başladı.Vurdulu-kırdılı bir dönem uç vermeye başladı.12-Eylul ırkçı darbesi yüzbinlerce Kürt yurtseverinin işkenceye uğratılmasına,binlercesinin siyasi cinayetlerle tasfiye edilmesine yol verdi.Bu zulum ve baskıda yıkım alabildiğine büyüktü ve bu zorbalığa karşın Kürt gençlerinin çoğu eli-kolu bağlı olarak esaret koşullarında işkence görmektense dağlara gitmeyi zorunlu gördü ve silahlı çağrıları yoğunlaşan PKK saflarına katıldı.
Silahlı mücadele bu kez kendilerine katılmayan kesimleri de hedef aldı.Kürt aileler ve gruplara karşı saldırılara geçildi.Demokrat ve yurtsever bir çok aile ve politik oluşum mensubu bu saldırılardan nasibini aldı.İzlenen yol ayan-beyan ortadaydı.İçte ve dışta hareketin başında bulunan Öcalan’a karşı en küçük bir eleştiri ağır bir biçimde cerzalandırıldı. Yüzlerce PKK’lı yalan suçlamalarla ortadan kaldırıldı.Irak ve Suriye’deki BAAS partileri örnek alınarak tek parti,tek lider durumunu kalıcılaştırmak için her türlü çaba gösterildi.
Hafızası silinen insanlar meydanlarda toplanarak “führer”leri için bağlılık gösterilerinde bulundular.Okumuş-yazmış yaşlı başlı insanlar elde ettikleri kişisel çıkarlarını korumak için iradelerinin Öcalan’da olduğunu dile getirdiler.Bu amaca ulaşıldı.Bu amacına ulaşan Öcalan “ben çizdim,ben oynamıyorum “ dercesine silahlı mücadeleye son verdiğini söyledi.İradelerini kayıtsız koşulsuz ona bağlayanların “mızıkçılık” yapma şansları olamazdı..
Şimdi yeni bir aşamaya geçiliyor.Bu kez barış kahramanları yaratılıyor.Yapılan edilen unutulacak.”Tek irade” Türkiye ve Kürdistana barış getirecek.
Kuşkusuz barış en istenen ve olması gereken birşey.Ama ya bu otuz yıllık sürede kürdistanda yaratılan yıkımlar,yapılan katliamlar..Bu konuda hiçbir şey denmeyecekmi?
Şimdi deniyor ki neyin karşılığında anlaşmışlar..Ne bekleniyorduki,neyin karşılığı olsun.Görülmüyormu barış kahramanı yaratılmadı mı?Daha ne olsun?..Görmüyormusunuz nerden nereye geldik…

21.04.2013

İhsan Aksoy Otobiyografisi:
1944 Ağrı doğumluyum,Ankara İktisadi ve Ticari ilimler Akademisi mezunuyum.
1966 yılında –Yeni Akış- dergisinde yayımlanan Kürtçe küçük bir şiir denemesiyle Kürt demokratik oluşumuna aktif adım atmış oluyordum.Yine aynı yılda Türkiye İşçi Partisi Mersin il örgütünün üye olarak çalışmalarına katıldım.Daha sonraları aynı örgütün Mersin il yönetiminde de görev yaptım.
1969’da Ankara Devrimci Doğu Kültür Ocağına üye oldum ve örgütün eğitim işlerinde görev aldım.
1970 yılında ANT dergisinde Kürtlerle ilgili bir yazımdan dolayı daha sonra hakkımda dava açıldı.
1971 Haziran ayında tutuklandım.DDKO davasından yargılanarak 11 yıl 4 ay ağır cezaya çarptırıldım.
1974 yılında çıkan genel afla salıverildim.Kısa dönem askerlikten sonra Mersinde kitap ve kırtasiye dükkanı çalıştırdım.
1975 yılında Özgürlük Yolu Dergisinin kadrosunda yer aldım.Dergide bazı makale türü yazılarım,Kürtçe şiirlerim ve Türkçe’den Kürtçe’ye “küçük Kara Balık” çevirim yayımlandı.Aynı zamanda Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisinin kuruluş çalışmalarında yer aldım.
1976 yılında Ağrı’da kısa süre çıkan “Demokrasi” gazetesinin çalışmalarını yürüttüm.
1977 yılında Ağrı belediyesinde çalışırken Genel İş sendikası Ağrı temsilciliği yaptım.Bir kaç kez kısa süreli tutuklanıp salıverildim.Aynı dönemde Bitlis’te de tutuklanma kararları çıkınca Ağrı belediyesinden ayrılmak zorunda kaldım.
1978 yılında Adana da kısa süre memurluk ve öğretmenlik yaptım.Aynı yıl Özgürlük Yolu grubunun ve TKSP’nin çalışmalarından ayrıldım.
1979 yılında bazı arkadaşlarla Ankara’da Pêkanîn yayın evini oluşturduk.Bu yayın evinde Necip Erdem imzasıyla –Ulusal Sorun ve Türkiye’de Ulusal Sorun- isimli bir kitabımla A.Kasımlo’nun İran KDP’si 4.Kongre kararları ve İran’a ilişkin bir kitabım yayımlandı.
Faşizan gelişmelerin yoğunlaşmasıyla 1980 Mayıs ayında İran üzerinden Türkiye’den ayrıldım.Bir süre Mahabat’da KDP kontrolündeki bölgede yaşadıktan sonra Tahran üzerinden Almanya’ya gelerek siyasal sığınmacı isteminde bulundum.
1980’den itibaren Frankfurt,Duisburg,Bremen,Aschafanburg ta kurduğumuz “Mala Gelê Kurd” derneğinde çalışmalar yaptık.Gazîya Welat ve Wekhevi dergi ve gazetelerini çıkardık.
1983’te buradaki çalışmalardan da ayrılarak Bir süre Frankfurt’ta yaşadım.1985 yılında Kürdün Türküsü isimli roman’ım Welat yayınlarında Bonn Kürt Enstitüsü tarafından yayımlandı.Aynı yıl PKK yandaşı Berxwedan dergisinde Kürt sorunuyla ilgili makale türü birkaç yazım yayımlandı daha sonra burada yazmayı bıraktım.
1989 yılında Darmstadt civarında bir bölgeye yerleştik kısa süreli bahçe yapı işlerinde düz işçi ve plastik fabrikasında işçi olarak çalıştıktan sonra,bir yakınımın yardımıyla Darmstadt kent merkezinde Ararat ismiyle Kürt mutfağı yapan bir küçük lokanta açtım.Orada 17 yıl garson ve işletmeci olarak çalıştım
2004 yılının Şubat ayında hakkımdaki tutuklama taleplerinin zaman aşımına uğraması dolayısıyla Türkiye’ye döndüm.İki günlük Terörle Mücadele şubesinin soruşturmasından sonra serbest kaldım ve Mersin’e yerleştim
Mersin’de bazı eski arkadaşlarımın maddi katkılarıyla Açılım Dergisi ve Açılım Dergisi Yayınlarını oluşturduk.Ayda bir olmak üzere 12 sayı yayım yaptık.Açılım Dergisi yayımlarında da Kürdün Türküsü’nün Türkiye’deki baskısını yayımladık.
2007 yılında Ankara’ya gelerek Katılımcı Demokrasi Partisi’nde genel başkan siyasal danışmanlığı yapmaya başladım.Halen Ankara’da yaşamakta ve kadep’te çalışmalarımı sürdürürken düşün ve edebiyat çalışmalarıma da devam ediyorum.

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Schreibe einen Kommentar