Kurdistanpress’in digital ortama aktarımı üzerine

23. August 2015 | Von | Kategorie: Tarih

6901883_ae5cb79b34_sq

Kabul ediyorum, çok ağır bir alt-üst oluş yaşadık. Sarsıntı bütün şiddeti ile siyasal tarihimizi yok saymak olan politik tacirlerin ağır bedeller ödeyerek somut ve elle tutulur hale getirdiğimiz milli kurumlarımıza karşı yürüttükleri kampanyalar ardı arkası kesilmeden devam ediyor. Ne yazık ki bunun karşısında köklü bir duruş sergilenememektedir. Yer yer ortaya çıkan bazı cılız çabalar ise geliştirilen karşı ataklarla yıpratılıp, anlamsızlaştırılarak, son tahlilde işlevsiz hale getirilmektedir… İçinden geçtiğimiz süreç, Kurdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi(KUKM)`nin kurumsallaştırılmasını yada var olan kurumların korunup kollanmasını biraz daha zorunlu bir hale sokmuştur. Bu bağlamda bakıldığında, KUKM de ciddi bir mevzii olarak tanımlanabilecek siyasal kurumlarda biri olan KURDISTAN PREES’in dijital ortama aktarılarak güncellenmesi takdir edilecek bir çalışmadır. Gerçekleştirenlerin ellerine sağlık… Böylece bin bir emek ve çabayla ortaya çıkarılmış, kıskançlıkla korunması gereken bir kurumun yok olup gitmesi önlendiği gibi yeniden işlev kazandırılmıştır.

Ancak, okuyucusunun yada konuyla ilgilenen tarihçi ve sosyal bilimcilerin erişimi sağlanan Kurdistan Press’i incelerken bu tarihi kurumun arkasındaki gücü teorik ve siyasal birikime kaynaklık eden yapıyı da bilmek isteyeceklerine kuşku yoktur. Bu nedenlere söz konusu kişilere bu kurumu var eden sürecin arkasında duran siyasal oluşumu tanıtmak, süreçte aktif yer alan aktörlerine vurgu yaparak, katılımlarından doğan hak ve emeklerini teslim etmekte bir gerekliliktir. Son süreçte gerçekleştirilen Kurdistan Press`in dijital ortama aktarma becerisini gösteren kişiler için de en azından ahlaki bir zorunluluktur.

Fakat ortaya çıkan çalışmaya bu perspektiften bakıldığında, ne yazık ki bir zaafa uğrama söz konusu olduğu görülecektir. Açacak olursak, gazetenin yayına hazırlanışından alınarak, kapatılışına kadar gecen süreyi değerlendirmeyi amaçlayan açıklamada, neredeyse telefon ederek gazetenin sürecine başarı dileklerinde bulunanlara varana değin isim isim belirtilmek yoluyla her bir birey anılarak onurlandırılmaya çalışılmış hatta oyle ki, çoğu şimdi hayatta olmayan bir kısım gazete yazarı gazetede fotoğrafları ile görüntülenmiştir. Bu son derece incelikli ve yerinde bir davranıştır. Fakat herkes bilir ki, yazarları kim olursa olsun, bu tür yayınlar, asıl olarak bir siyasal gücün plan ve programı içinde durarak, o programdan beslenirler. Bu Kurdistan Press için de böyledir. Hatırlanacağı gibi, zamanında bir kısım siyasetçi ve yazarın Kurdistan Press`e ilgi göstermemesi hatta olay bazı çevrelerce düşmanlık derecesine taşınarak, gazetenin dağıtımının engellenmesi, faaliyetlerinin kurşunlu saldırıya uğraması bu nedendendir. Fakat son yapılan çalışmada –dijital ortama taşınma çalışması- Kurdistan Press süreci değerlendirilirken ne yazık ki bu gazetenin arkasında duran siyasal grubun varlığı ince kalem rötuşlarıyla es geçilerek atlanmıştır. Bu nedenle, Dijital ortama aktarılan gazetenin tarihi kaynaklarının doğru ve hakkaniyete dayalı verilmediği söylenebilir.

Bundan dolayıdır ki, dijital platformda görücüye çıkan Kurdistan press.org a tarih bilinci ve siyasal bir değer kazandırmak gerekliliği bir görev ve sorumluluktur. Şöyle ki:

Kurdistan Press, anlatılandan farklı olarak Partiya Rizgariya Kurdistan – rizgari örgütünün programı içinde merkez komitesinin aldığı kararla cephe çalışmalarında kitle yayını olarak planlanmış ve uygulamaya sokulmuştur. Bu planlama toplantısının tutanakları altında imzası bulunan MK üyeleri arasında yer alan Orhan KOTAN daha sonra gazetenin editör ve bas yazarlığı görevini, ikinci bir MK üyesi ise gazetede yazarlığın yanı sıra farklı bir takım çalışmalar üstlenmişlerdir. Bu nedenle Kurdistan Press sürecinin arkasında duran örgütsel kurumun varlığının vurgulamaması kabul edilemez bir eksikliktir.

İkincisi, gazetenin yaygın çalışmalarını yürüten kitlenin bileşeni ile ilgili de söylenmesi gereken bazı şeyler vardır. Şöyle ki; bilindiği gibi bir iki gönüllü yazar ve dağıtıcı dışında gazetenin tüm yükü rizgari kadrolarının üzerinde oturtulmuştur. Ele alınan yazıda sözü edilen yazıda yüksek sunumu yapılan gazete yazarlarının bir çoğu, muhtevasında KUKM ve PRK-rizgari bulunmasından dolayı bu yayını süreklilik arz edecek şekilde desteklememiş hatta gazeteyle aralarına mesafe koymuşlardır. Yayın sayısı 90 lı rakamlara ulaşan gazeteye düzenli yazan kaç yazardan söz edilebilir.

Oysa asıl olarak, rizgari kadroları gazetenin maddi finansmanından yazarlığına, muhabirliğinden dağıtımına hâsılı sürecin her aşamasına aktif katılımda bulunmuşlar, yerine göre bu uğurda kurşunlanmışlar, gözaltına alınmışlar, yargılanmışlardır. Ben kendimden örnek vereyim; 1988-91 yılları arasında Kurdistan Press`in Atina temsilciliği görevini yerine getirdim. Bu görev surecinde; ANK Atina bürosu temsilcisi olarak çeşitli haber, fotoğraf ve içinde açık ismimle de olmak üzere çeşitli konulardaki açıklamalarla gazeteyi destekledim. Kurdistan Press`in Atina temsilcisi olarak Doğu PERINCEK, M. Ali BIRANT, Murat BELGE, Sungur SAVRAN vb ile yaptığım görüşme ve röportajlar, bunlardan bazı örneklerdir. Bununla da kalmayıp, gazetenin Yunanistan temsilciliği bir yana, son derece zor ve çetin koşullarda açık imha tehlikesi taşıyan şartları hiçe sayarak, illegal yollardan sürekli bir biçimde gazeteyi Türkiye’ye taşıdığımızı o sürecin tanığı olup vicdan sahibi olan kim inkar edebilir ki… Mülteciliğin zor koşullarında yoksulluk içinde sırtımızda taş taşıyarak inşaat işlerinden kazandığımız kazançlarımızın yarısını gazeteye bağış olarak sunduğumuzu ha keza ilişkiler içinde olup ta bilmeyen mi var? Elbette ki ben bütün bu faaliyetleri tek başıma yapmadım, biz bir kolektiftik ve bu kolektifte yer alan her bir bireyin katkıları ile gerçekleştirdik. Gerçekleştirdikleri dijitalleştirme çalışmasında, süreci aktarırken, bu arkadaşlara, süreçte yer alan bireylere tek tek değinmek zor gelmiş olabilir ama en azından bu kolektif gücün varlığına değinmeleri gerekmektedir. Ama uygulamaya bakıldığında, bunu tamamen dışlayan bir yaklaşım görülür. Ortaya çıkan pratikte, Kurdistan Press sürecini, siyasal kurumsal bir çalışma ürünü olarak sunmaktan çok, bireylere dayalı bir çalışmaya indirgenen, hatta giderek bireylerin sahipliğine dönüştürülen bir sunum var. Asıl sıkıntı buradadır.

Örgüt ve örgütsel nitelikleriyle siyasal sürecin ardında duran kişi ve kurumlardan söz etmemek bilinçli bir tercihtir. Birer birer fesh edilen yayın süreçlerinin ve siyasal kurumların ortadan kaldırılmış olmasının da bu tür tercihlerin uygulanması için gerekli rahatlığı sağladığı kanısındayım. Eğer o sözünü ettiğimiz kurumlar daha önce imha edilmeyip ayakta kalsaydılar, söz konusu likididasyon ve yok sayma fiilleri bugün bu kadar rahatlıkla vuku bulamazdı. Çünkü likidatorler tarih ve kurumlar önünde sorumluluklarının hesabını vereceklerini bilirlerdi. Son tahlilde sorun kendi süreçlerine ve değerlerine sahip çıkamayan ve önlerine konulan hormonlu bulamacı tarih olarak kabullenen kadroların ödediği bedeldir. Belli ki yıkım sürecek…

Ergül Kıyak

21.02.2013

Facebooktwitterredditpinterestlinkedinmail

Schreibe einen Kommentar